3 minutes
Şu anda okuyorum RÖPORTAJ: “BU SADECE BENİM HİKAYEM DEĞİL, GAZZE’DEKİ TÜM AİLELERİN HİKAYESİDİR”
Makaleler

RÖPORTAJ: "BU SADECE BENİM HİKAYEM DEĞİL, GAZZE'DEKİ TÜM AİLELERİN HİKAYESİDİR"

Makaleler
  • RÖPORTAJ: “BU SADECE BENİM HİKAYEM DEĞİL, GAZZE’DEKİ TÜM AİLELERİN HİKAYESİDİR”

GAZZE’DE GÖREV YAPAN DÜNYA DOKTORLARI PSİKİYATRİSTİ MOHAMMED SHAHEEN İLE RÖPORTAJ

Mohammed Shaheen, Gazze’de Dünya Doktorları ile beraber sahada çalışan 35 yaşında bir psikiyatri doktoru. Son yedi aydır korku içinde yaşıyor: Çocukları yarın hâlâ hayatta olabilecek mi? Bir sonraki İsrail füzesi nereye düşecek? Artık Gazze’deki Orta Bölge’de bir mülteci olarak halka yardım etme görevine devam ederken, insanların her gün yaşadığı dehşete tanıklık ediyor aynı zamanda.

İSRAİL’İN DÜZENLEDİĞİ SALDIRILAR BAŞLADIĞINDAN BU YANA MI REFAH’TA SIĞINDIĞINIZ YERLERDEN EDİLİYORSUNUZ?

Hayır. Ama bu saldırılar başlamadan önce iki kez Refah’ta yaşadığım evlerden taşınmak zorunda kaldım. 4-5 ay önce Han Yunus’un tahliyesi sırasında Refah’a gitmek üzere yaşadığım bölgeyi terk etmek zorunda kaldım. Daha sonra Şubat ayında Refah’ın doğusunda hava saldırıları başlayınca Orta Bölge’ye, şu anda yaşadığım Deir el-Balah’a taşındım. Eşim, üç çocuğum, annem, iki erkek kardeşim ve küçük kız kardeşimle birlikteyim.

NE ZAMANDIR DÜNYA DOKTORLARI İÇİN ÇALIŞIYORSUNUZ?

2022’den beri Dünya Doktorları’nda çalışıyorum, yakında iki yıl olacak. Ruh sağlığı alanında yüksek lisans derecesine sahip bir pratisyen hekimim. Ruh sağlığının genel sağlık hizmetlerine entegrasyonu üzerine çalıştım ve bu nedenle Dünya Doktorları’nda bu görevde çalışmaya başladım. Gazze’de, İsrail bombardımanında yerle bir olan ofisimizde çalışıyordum. Gazze Şeridi’ndeki kurumlara psikososyal hizmet ve destek sağladık.

BUGÜN DÜNYA DOKTORLARI GAZZE’DE HANGİ SAĞLIK HİZMETLERİNİ VERİYOR?

Savaş başladığından bu yana Gazze’de her şey yok oldu. Gazze’de sağlık sistemi kalmadı, yeterli tıbbi hizmet yok, ilaç yok, hatta konsültasyon yapabileceğimiz ya da ilaç dağıtabileceğimiz düzgün bir yer dahi yok. İnsanlara yardım edecek acil servis yok. Dünya Doktorları, Ocak ayı sonunda Refah’ta sağlık merkezleri kurmaya başladı. Başlangıçta ağırlıklı olarak acil birinci basamak sağlık hizmeti sağladık. Ardından cinsel sağlık ve üreme sağlığı hizmetlerini, anne ve çocuk sağlığını, ruh sağlığı desteğini, yani her tıbbi noktada bireysel ya da grup seanslarla beraber psikolojik danışmanlıkları ekledik. Bu sayede ruh sağlığı konusunda müdahaleye ihtiyaç duyan hastalara bakım sağlayabilir ya da onları Gazze’nin başka yerlerine yönlendirebilir hale geldik. Bunun için Gazze Sağlık Bakanlığı’na bağlı diğer kuruluş ve kliniklerle koordineli çalışıyoruz. Ancak Mayıs ayından bu yana herkes Refah’tan kaçıyor, biz de Orta Bölge’de aynı sağlık hizmetlerini verdiğimiz yeni bir sağlık merkezi açtık. Refah’ın boşaltılmasıyla birlikte, elimizden gelen en iyi şekilde yanıt verebilmek için en çok insanın, en çok ihtiyacın olduğu yere müdahale etmeye uyum sağlamak zorundayız.

ABLUKA ALTINDA BULUNAN BİR BÖLGEDE HİZMET VERİYORSUNUZ. TIBBİ MALZEMELERİ NASIL TEMİN EDİYORSUNUZ?

Gazze’de güvenlik durumu çok ciddi. Aslında Gazze halkı ile birlikte, sağlık hizmetleri ve psikolojik destek sunan bir kuruluş olarak biz de bu güvenlik risklerinin ve sürekli bombardımanın acısını çekiyoruz. Örneğin Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’nden bağışlarımız var ve Dünya Doktorları da Gazze’ye ilaç temin edebiliyor. Ancak stoklarımız Refah’taki ofisimizden çalındı. Bu sevkiyatların yanında, eksikliği yönetmeye ve stoklarımızı diğer uluslararası kuruluşlardan da tamamlamaya çalışıyoruz. Ama şu ana kadar bize gelen insanların ihtiyaçlarını karşılamayı başarıyoruz.

PEKİ ŞU AN GAZZE HALKININ İHTİYAÇLARI NELER VE ONLAR İÇİN NE YAPABİLİYORSUNUZ?

Şu an bölgede ruh sağlığı ve psikososyal destek hizmeti veren çalışma arkadaşlarımız, hastalara doğrudan bakım sağlayan, destek ve danışmanlık oturumları düzenleyen, stresli, depresif, psikozdan ciddi şekilde muzdarip olan kişilere yönelik psikoeğitimden ileri müdahalelere kadar çeşitli ruh sağlığı müdahaleleri gerçekleştiriyor. Ben de bir psikiyatri doktoru olarak ruh sağlığı hizmetlerinin doktorlar, hemşireler ve psikologlarla entegrasyonunu denetliyorum. Tıbbi muayeneler sırasında ruh sağlığı ihtiyaçlarını belirlemelerine yardımcı oluyorum, düzenli takip gerektiren en kritik hastaları veya stoklarımızda bulunmayan ilaçları uygun tesislere yönlendiriyorum. Ayrıca bu krize müdahale etmek amacıyla tıbbi personele yönelik, sadece Dünya Doktorları için değil, aynı zamanda Gazze’deki diğer kuruluşlar için de ruh sağlığı ihtiyaçlarının nasıl karşılanacağını öğretmek amacıyla eğitim materyalleri üretiyoruz.

Bizim işimiz, hastaların psikolojik sağlığını göz ardı ederek yalnızca baş ağrılarını veya fiziksel rahatsızlıkları tedavi etmek değil.

EN SIK KARŞILAŞTIĞINIZ VAKALAR NELERDİR?

Stres ve yasla ilişkili pek çok vaka bulunuyor şu an Gazze’de. Bunlar belirli durumlarda anormal hale gelen normal reaksiyonlardır. Şiddetin çok uzun süredir devam ettiği Gazze’deki gibi. Bu sadece sevdiklerini kaybetmenin acısı değil. Çocuklarını, evlerini, işlerini kaybetmenin de acısı. Bugün Gazze’deki herkes olağan dışı, anormal bir acı çekiyor.

Stres belirtileri aşırı boyutlara ulaşmış durumda. Artık çoklu travmatik stres bozukluklarının teşhisini koymaya başlıyoruz. Her gün önemli stres vakalarıyla, psikomotor ajitasyondan mustarip hastalarla, kronik ruhsal bozukluğu olan hastalarla, psikotik hastalarla, yetersiz medikal malzeme nedeniyle bulunamayan tedavilere ihtiyaç duyan epileptik hastalarla karşılaşıyoruz. Yıllarca etkili bir şekilde tedavi gören ve durumları kontrol altında olan bu kişilerin tedavisini bazen değiştirmek, yeni bir ilaçla sıfırdan başlamak zorunda kalıyoruz. Aniden çöküyorlar ve başka bir ilaç bulmamız, bu tedaviyi izlememiz ve yan etkileri gözlemlememiz gerekiyor.

Ve her şeyden önce depresyon var. Depresyon, şu anda Gazze’nin her yerinde kol geziyor. Aldığımız beş hastadan en az birinde psikolojik bozukluk gözlemliyoruz. Bu hastaları tespit edip onlar için elimizden geleni yapmamız gerekiyor. Psikologlarımız sayesinde psikolojik danışmanlık, destek seansları sunabiliyor veya kısa terapiye başlayıp ilaç yazabiliyoruz. Ancak sizi temin ederim ki Gazze’de ruh sağlığı hizmetlerinde ve genel olarak tıbbi hizmetlerde gerçek bir eksiklik var. Bu durumu aşmak için çok büyük yardıma ihtiyacımız var.

GÜNDE KAÇ HASTAYA BAKIYORSUNUZ?

Refah’taki iki sağlık noktasında her gün 600 ila 700 hasta ile görüşebiliyoruz.

SİZİ ETKİLEYEN BU BÜYÜK GÜVENLİK RİSKLERİNE RAĞMEN BU KOŞULLAR ALTINDA ÇALIŞMAYI NASIL BAŞARIYORSUNUZ?

Burada şunu söylemek istiyorum ki, bu şartlar altında ekibimiz bile her gün birden fazla travma yaşıyor. Birçoğumuz bir yakınımızı, arkadaşımızı, bir aile üyemizi kaybettik; hepimiz evlerimizi kaybettik. Ve katlanmak zorunda kaldığımız ağır, tekrarlanan travmalardan biri düzenli olarak bir yerden diğerine kaçmak zorunda kalmak. Geçtiğimiz sekiz ay boyunca bazı meslektaşlarım beş veya altı kez yer değiştirmek zorunda kaldı. Yani evet, insanlara destek olabilmek için elimizden geleni yapıyoruz, acı çekiyoruz ama yine de bu aynı acıyı paylaştığımız diğer insanlara omuz vermekten bizi alıkoyamaz. Onların neler yaşadığını anlıyoruz çünkü biz de aynı şeyleri yaşıyoruz. Durumlarını anlıyoruz ve bazen bu, birlikte çözüm bulmaya yardımcı oluyor. Gazze’de çözülmesi gereken günlük sorunlar: Gıda tedariği, ulaşım, aşırı kalabalık kampların yarattığı sorunların çözümü, hijyen sorunları, atık su arıtımı olmadığı için çoğalan zararlılar. Tüm bunları gerçekleştirmek için ekibimizin yardıma ihtiyacı var.

ORTA BÖLGE’DE MEVCUT SAĞLIK DURUMU NEDİR?

İsrail ordusunun Refah’ın boşaltılması emrini vermesi üzerine insanlar Deir el-Balah’a kaçtı. Refah ile Orta Bölge arasında sadece on beş kilometre kadar mesafe var, ancak güvenli olduğu düşünülen tek yol deniz kenarındaki yol. Fakat bu yol, tamamen otomobiller ve yük arabalarıyla dolu. Yolculuğu yapmak iki saat sürüyor. Orta Bölge aşırı kalabalıklaşmaya başladı. Ancak dizel veya yakıtla çalışan atık su arıtma sistemi, eksiklikler nedeniyle suyu denize pompalayamıyor. Sokaklar kanalizasyonla dolu. Salgın hastalıklar, özellikle Hepatit A vakaları, bulaşıcı hastalıklar, cilt hastalıkları görmeye başladık. Örneğin Refah’taki hastalarımız arasında Hepatit A vakaları yaygındı. Hastalara nasıl bakılacağına, enfeksiyon zincirinin nasıl kırılacağına dair hijyen kılavuzları dağıttık. Kamplardaki aşırı kalabalık, hijyen koşullarından yoksun çadır yaşamı nedeniyle yakında aynı vakaları Orta Bölge’de de yaşayacağımızı düşünüyorum.

BUGÜN ORTA BÖLGE’NİN GAZZE’DEKİ HALA EN GÜVENLİ YER OLDUĞUNU SÖYLEYEBİLİR MİYİZ?

İsrail ordusunun verdiği tahliye talimatına göre Refah, evet en güvenli bölge. Gerçekte, özellikle Deir el-Balah’ın doğusunda hâlâ ayrım gözetmeyen İsrail bombardımanları ile karşı karşıyayız. Ve Gazze’ye hiçbir şeyin girişine izin verilmiyor. Yiyecek yok, ilaç yok, çadır yok. Her şeyin kıtlığı yeniden başlıyor. Gıda fiyatları ikiye, üçe katlanıyor. Mesela yakıt sıkıntısı nedeniyle fırınlar çalışamıyor, ekmek bulmak imkansız hale geliyor. Halen bulabildiğimiz her şey geçtiğimiz aylarda Gazze’ye giren malzemelerden geliyor. Deir el-Balah pazarında beyaz fasulye, bakla ve konserve et gibi konserve yiyecekler bulunabiliyor. Ancak taze gıda, bakkaliye, sebze, pirinç, et, süt ve yumurta kıtlığı var. Üç çocuğum var, en büyüğü altı yaşında. İki aydır yumurta yemediler. Her zaman onları beslemek için çözümler arıyoruz. Biraz fasulye depolamaya çalışıyoruz. Bir kilo pirinç saklıyoruz. Ama en kötüsünü bekliyoruz çünkü çözümü yok. O kadar çok şey denendi ki. Umudumuzu kaybediyoruz. Bulaşıcı bir hastalık gibi, Gazze’de herkes umudunu yitiriyor. Orta Bölge bu kadar büyük bir nüfus akışına uygun değil. İçilebilir su bulunmuyor. Bazı hijyen ihtiyaçları, el yıkama ve duşlar için kullanılan tuzlu su bile bölgedeki insan sayısı göz önüne alındığında yeterli olmuyor. Konteynerleri doldurmak için yaklaşık haftada bir kez evlere yetkililer geliyor. İnsanlar bu su için savaşıyor. Eğer satın almaya gücünüz yetiyorsa, bin litre size 100 şekel yani 25 avroya mal olacak.

GAZZE HALKI BUGÜN NE BEKLİYOR?

Doğrusunu söylemek gerekirse çok ileriye bakmıyoruz, bakamıyoruz. Gelecek günleri görmeye çalışıyoruz. Saldırıların durması, ölümlerin durması, şehirden geriye kalan yerlerde yıkımın son bulması için dua ediyor ve umut ediyoruz. Bugünlerde geleceğe pek inancımız kalmadı. Hepimiz Gazze’den ayrılmayı planlıyoruz. Belki şimdi değil; belki yarın, daha sonra, yıllar sonra. Çünkü on yıl önceki askeri gerilimin neden olduğu görece daha az tahribat bile henüz onarılamadı. Bugün yaşananlarla birlikte sorunların çözülmesinin, insanların hayatlarının yeniden inşa edilmesinin, evlerin, barınakların, temizlik ve atık su arıtma sisteminin onarılmasının yüz yıl alacağını tahmin ediyoruz. Uzun zaman alacak. Bu yüzden umudumuzu kaybediyoruz.

Biz sadece bombalamaların durmasını, sokakta yürüyebilmeyi, sürekli olarak önümüzdeki beş dakika içinde ölebileceğimizi düşünmemeyi istiyoruz. Çocukların okulu yok. Kamplarda insanlar çocukları bir araya toplayıp onlarla oynamaya çalışıyor, onlara biraz destek ya da dinlenme fırsatı sunuyor. Ruh sağlığı ve psikososyal destek ekibimiz buna katılıyor. Hiçbir yer güvenli değil. Bir bölgenin güvenli olduğunu, diğerinin ise olmadığını söyleyen tahliye emirleri bile güvenilir değil. Ancak mesele sadece tanklar ya da kara operasyonları değil. Her an her yerde olabilecek hava saldırıları ve bombalamalar sürüyor. Bunu söylediğim için üzgünüm ama çocuklarımın birinin benden uzakta ölmesindense, onlarla birlikte ölmeyi tercih ederim. İsrail ordusu Han Yunus’ta operasyon yürüttüğünde babam hastaydı. Onu Deir El Balah’taki Mescid-i Aksa Hastanesi’ne götürmek zorunda kaldım. Babamla ilgilenen, onu tedavi eden, serumunu uygulayan tek doktor bendim. Doktor yoktu. İlaç yok. Hiç bir şey. Üç gün içinde öldü.

”BU SADECE BENİM HİKAYEM DEĞİL, GAZZE’DEKİ TÜM AİLELERİN HİKAYESİDİR.”