AB, GÖÇMENLERİN TEMEL HAKLARINI ÖNCELİKLENDİRMELİ VE DAYANIŞMANIN SUÇ SAYILMASINA SON VERMELİDİR

Brüksel’de bu yıl “Avrupa Göç ve İltica Paktı’nın uygulanmasında sivil toplumun rolünü güçlendirme” temasıyla düzenlenen 9. Avrupa Göç Forumu sırasında Uluslararası Dünya Doktorları (Médecins du Monde) Ağı, sivil toplumun sürece dahil edilmesi yönündeki görünürdeki çabalar ile Avrupa Komisyonu ve Avrupa Birliği (AB) üye devletleri tarafından yürütülen gerçek süreç arasındaki derin çelişkiye dikkat çekiyor.

Bu yıl başında kabul edilen ve on yasal düzenlemeyi kapsayan Avrupa Göç ve İltica Paktı, 2025’te uygulanmaya başlanacak ve 2026 yılının Haziran ayında tüm üye devletler için yürürlüğe girecek. Aralık ayı sonuna kadar, AB üye devletlerinin konuyla ilgili kendi eylem planlarını sunmaları bekleniyor. Paktın getirdiği iddia edilen “kapsayıcılık” vaatlerine rağmen birçok üye devlet, sivil toplum kuruluşlarının ve bu paktın doğrudan etkileyeceği göçmenlerin sesini görmezden gelmeye devam ediyor. Uluslararası Dünya Doktorları Ağı da dahil olmak üzere, Avrupa’daki birçok sivil toplum kuruluşu, bu yasal düzenlemelerin, göçmenlerin ve sığınmacıların yaşamlarına, sağlık haklarına ve diğer temel insan haklarına yönelik ciddi riskler barındırdığını defalarca dile getirmiş, ancak bu uyarılar büyük ölçüde göz ardı edilmiştir.

Bunun yerine, sivil toplum kuruluşlarından, göçmenlerin temel haklarıyla çelişen bir paktın uygulanmasında rol oynamaları beklenmektedir. Aynı zamanda, sivil toplum tarafından gerçekleştirilen denizde hayat kurtarma, sınır geçişlerine yardım etme, yiyecek, barınma ve hukuki destek sağlama, sığınmacı ve mültecilere başvuru süreçlerinde eşlik etme gibi dayanışma eylemleri, insan haklarını koruma ve teşvik etmekle yükümlü olan devletler tarafından giderek daha fazla engellenmektedir.

Uluslararası Dünya Doktorları Ağı, göçmenlerle dayanışmanın suç sayılmasına yönelik endişe verici eğilime defalarca dikkat çekmiştir. Bu pakt, bu gerilemeyi ele almakta başarısız olduğu gibi, bu durumu daha da ağır hale getirme riski taşımaktadır. Haklar üzerindeki bu gerileme, sığınma arayan ya da daha iyi bir yaşam umuduyla Avrupa’ya göç etmek isteyen bireylerin korunması ve onurlandırılması yerine dışlanma ve baskının tehlikeli bir döngüsünü sürdürmektedir.

Uluslararası Dünya Doktorları Ağı olarak, paktın özellikle Tarama Yönetmeliği, İltica Prosedürleri Yönetmeliği, İltica ve Göç Yönetimi Yönetmeliği ve Kriz Yönetmeliği gibi temel düzenlemelerine kesin bir şekilde karşıyız. Bu yasal araçlar, göçü dar bir güvenlik meselesi olarak ele almakta, insan haklarını ihlal etmekte ve özellikle çocuklar ve diğer kırılgan gruplar dahil olmak üzere daha fazla gözaltına zemin hazırlayarak onların sağlık durumlarını kötüleştirme ve sağlık hizmetlerine, hukuki yardıma ve diğer temel hizmetlere erişimlerini engelleme riski taşımaktadır.

Pakt, sınır yönetimine orantısız bir vurgu yaparken, göçün temel nedenlerini, güvenli ve yasal yolların acil gerekliliğini, etkili entegrasyon önlemlerini ve göçmenlerin yaşamları ve sağlıklarının korunmasını göz ardı etmektedir. Caydırıcılığı ve kontrolü önceliklendiren AB, sınırlarının hem içinde hem de dışında vuku bulan bir insani krizi ve insan hakları ihlallerini sürdürme tehlikesiyle karşı karşıyadır.

AB ve üye devletleri, göçmenlerle dayanışmayı suç saymaya son vermeli, insan haklarına bağlılıklarını hayata geçirmelidir. Göçmenler yalnızca korunmayı değil, aynı zamanda insanlık onurunun en önemli unsurlarından olan sağlık hakkını, güvenli bir yaşamı ve adalete eşit erişimi de hak ediyor.